Şimdiki gündem, sıkı durun, "Bez Bırakma". Nasıl gidiyor? Ufak
kazaları saymazsak hiç fena değil. 2 yıl popoda bırak pişiği ıslaklık bile
hissetmemiş mini ölçekli hanımefendiye şimdi "Bu keyiften vazgeç, bundan
sonra her yerde ve her zaman olamaz, ancak şu küçük ve ilginç odayı
kullanacaksın" demek büyük bir krize sebep olabilirdi ama çok şükür
olmadı. Hazır mıydı, evet aslında uzun zamandır hazır gibiydi ama "2
yaştan önce deneme bile" tepkileri gözümü korkuttu. Başlayınca geri dönüşü
yok malum. Gene de başlayışımız planlı değildi. Yaşadığımız kazayı ananeye
anlatınca onun "Benim kızım büyüyecek tuvalete yapacak" yorumu bizi
gaza getirdi. Telefonu kapatınca gitmek istedi, kısmet bir de tutturdu şırıl
şırıl. Sordum "ne dersin, artık bez bağlamayalım bundan sonra buraya
gelelim, ha?" cevap "hı hı". E bu cevap üstüne yok vazgeçtim
denmez, hemen babayı arayıp durumu anlattık, bir lazımlık ve tuvalet terliği
sipariş ettik. Günümüz ıslanıp değiştirmek ve bunları yıkamakla geçti. İlk bir
hafta kendi kendine söylemeden, arada deneyelim mi sorularıma itiraz etmez
oturur ve gerçekten ihtiyacı olursa yakaladıklarımız hariç, bizde hava sağanak
yağmur ve kar şeklinde geçti.
İlk günün sonunda "hatun hazırmış da ben değilmişim meğer" hali
vardı bende, artık diğer günler varın siz düşünün. İşin zor tarafı bu yorgunluk
ve bezginliği belli etmemek, gerilmemek. Sırf gerilmemeye çalışmak bile çok
yorucu, uyarıyorum! Bu arada "bir şeyi yanlış yapıyorsun galiba"
yorumları zaten tınn tınn öten sinirleri daha da zorluyor. Tavsiyem bu işe
başlamadan önce anne ve babanın, inziva mı olur meditasyon mu olur, bir
yenilenmesi :) Babaylada "bu küçümenin bana, benim de sana ihtiyacım
var" konuşması yapılması. Gerisi gerçekten kolaylıkla atlatılıyor Allah'ın
izniyle.
Nasıl oluyor, ne teknik kullandık, ne hissettik sonraki yazıya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder